TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu: “Hedef tam üyelik”

21/06/2010

Hisarcıklıoğlu, konuşmasında Hollanda ile Türkiye arasındaki ilişkilerin, neredeyse 400 yıllık bir geçmişe dayandığını ve 2012 yılında ilişkilerin 400'üncü yılının kutlanacağını belirtti.

Bugün Hollanda'da yaşayan 400 bin Türk'ün de bu dostluk bağının güçlenmesinde rolü olduğuna değinen Hisarcıklıoğlu, yapılan seçimlerden başarı ile çıkan Türk parlamenterleri kutladı.

Avrupa'da yaşayan Türklerin, siyasette aktif rol almalarından her zaman sevinç duyduklarını ve bunu desteklediklerini dile getiren Hisarcıklıoğlu, bu kapsamda, başkanı olduğu Dünya-Türk İş Konseyi vasıtası ile dünyanın dört bir yanında faaliyet gösteren, bulundukları ülkelere ekonomik anlamda değer katan Türk girişimcilerini siyasi arenada da aktif olmaları için desteklediklerini anlattı.

M. Rifat Hisarcıklıoğlu, tüm dünyanın ekonomik anlamda çok zor bir yıl geçirdiğini, Türkiye'nin de küresel ekonomik sisteme entegre olmuş bir ülke olarak bu krizden etkilendiğini ifade ederek ancak Türkiye'nin bu krizden her şeye rağmen başarı ile çıktığını söyledi.

Krizin etkilerinin nispi olarak azalmaya başladığı bir döneme girildiğine işaret eden Hisarcıklıoğlu, Türkiye ekonomisinin gelişme sinyalleri verdiğini, istihdam rakamları ve sanayi kapasite kullanım oranları artışının da bunun göstergesi olduğunu kaydetti.

M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin AB serüveninin, yeni bir gelişme olmadığını, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinin, yarım asır önce başladığını hatırlattı.

Türk iş dünyası olarak, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini ilk günden beri desteklediklerini belirten Hisarcıklıoğlu, AB idealinin ancak Türkiye'nin tam üyeliği ile tamamen hayata geçirilebileceğine inandıklarını anlattı.

''Çok iyi biliyorum ki Avrupa'daki iş adamı dostlarımız, Türkiye'nin AB üyeliğini yürekten destekliyorlar'' diyen Hisarcıklıoğlu, iş dünyasının, Türkiye'nin AB için önemini kavramış durumda olduğunu, bunu, Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (EUROCHAMBRES) seçimleri süresince yakından gözlemlediğini anlattı.

Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin yapısal reformları kendisi için yaptığını dile getirerek, Türk insanının Avrupa'da yaşayan bir vatandaştan hiç bir farkı olmadığını kaydetti.

-Türkiye’nin AB üyeliği

Bugün Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde ivme kaybetmesinin nedeninin, ''AB üyesi ülkelerin fasıl açmadaki kıskançlığı'' olduğunu savunan Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:

''Neredeyse açılacak, müzakere edilecek fasıl kalmadı. Elimizde tek bir fasıl var, çevre faslı o da paraya bakıyor. Çevre faslı 70 milyar avroya mal olacak. Bunu da açıyoruz.

Türkiye AB ile 1964, 1996 ve 2005 yıllarında çeşitli anlaşmalar yaptı. Biz AB ile üç dikiş attık. Ama hala işi sağlama bağlayamadık. Artık dördüncü dikişi atacak yer kalmadı. Bundan sonra hedef tam üyelik. Öyle bir haksızlıkla karşı karşıyayız ki 96'da demişiz ki 'mal hareketleri serbest'. Şimdi mallar serbest, malı satacak adama maalesef engel var. Ben buraya gelirken vize almak mecburiyetindeyim. Ben buraya gelirken engel var o bana gelirken engel yok. Burada müthiş bir haksızlık var.''

Türkiye'nin AB üyeliğinin, Avrupa'nın medeniyetine, kültürüne çok önemli katkılar sağlayacağını dile getiren Hisarcıklıoğlu, bunun AB için büyük fırsat olduğunu kaydetti.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, 2009 yılında yapılan seçimlerde, tarihte ilk defa, AB üyesi olmayan bir ülkenin temsilcisi olarak, EUROCHAMBRES Başkan Yardımcılığına en fazla oyu alarak seçildiğini anımsattı ve Avrupalı meslektaşlarının bu desteğinden memnuniyet duyduğunu, aynı desteği siyasilerden de beklediklerini sözlerine ekledi.

-Türkiye raportörü Ria Oomen Ruijten

AP Parlamenteri Türkiye Raportörü Ria Oomen Ruijten ise Türkiye'nin reform sürecinde yavaşladığı eleştirisinde bulunarak, ''İlk yıllardaki gibi atiklik yok. Takdir ettiğimiz teklifler yapılıyor. Bunlar tartışılıyor ama pratiğe dökülmüyor. İnsanlar gölgelerini aşıp reformları yapmak zorundadır'' diye konuştu.

Türkiye'de toplumun değişik kamplara bölündüğünü savunan Ruijten, ''Demokratik açılıma devam edin ki toplumu birleştirin'' dedi.

Anayasa değişikliğinin tarafsız ve özerk bir yargıyı amaçladığını kaydeden Ruijten, ''İnşallah Anayasa Mahkemesi engellemez de reform süreci devam eder'' değerlendirmesi yaptı.

Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyinde İran'a yaptırım kararlarına karşı çıkmasını değerlendiren Ruijten, ''Konseyde tek bir ses çıkmamasını tuhaf karşıladım'' yorumunda bulundu.

Hollanda Senato Başkanı Rene Van Der Linden de Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine karşı çıkanlara yönelik, ''Karşı çıkanlar verdikleri sözü yerine getirmiyorlar. Söz verildiyse bunu yerine getirmeye mecbursunuz. Özel partnerlikten değil, üyelikten bahsediyoruz. Türkiye AB'de en önemli aday ülkelerden biriydi, hala öyle…'' diye konuştu.

Linden, AB'nin en önemli iki ortağının Türkiye ve Rusya olduğunu da kaydetti.

Dolar karşısında değer kaybeden avroya da değinen Linden, ''Avrupa avrosuz yapamaz. Dünya hızlı değişiyor. Dünya Avrupa'yı beklemez. Ortak para gereklidir. Tek sesle konuşmamız lazımdır'' diye konuştu.

Türkiye-İsrail ilişkilerini ''zor bir ilişki'' diye değerlendiren Linden, ''Umut ediyorum, İsrail ile Türkiye arasındaki köprü açık kalır. Orta Doğu'da istikrarlı bir ortam olması için bütün ülkelerin köprüleri açık tutması gerekir'' dedi.

-“Temmuz Ağustos aylarında işsizlik yüzde 10’lara inebilir”

Öte yandan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve Hollanda Türk İşadamları Derneği'nin (HOTİAD) düzenlediği ''Dünya Türk İş Konseyi Avrupa Türk Girişimciler Toplantısı''na katılmak için Hollanda'da bulunan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, gazetecilerle bir sohbet toplantısı düzenledi.

Ergün, hükümet tedbirlerinin normal akışın olmadığı, normal akışı engelleyen sebeplerin ortaya çıktığı zaman devreye girdiğini belirterek, hükümetin ekonomik kriz zamanında aldığı tedbirlerin mali boyutundan ziyade psikolojik boyutunun önemli olduğunu anlattı.

Ekonomik konularda konuşurken herkesin, köşe yazarlarının da bu psikolojiyi dikkate alarak konuşması ve yazması gerektiğini ifade eden Ergün, karamsar yazıların ekonominin aktörlerini, tüketiciyi etkilediğini kaydetti.

Ergün, ulusal istihdam stratejisinin önemli bir bölümünün uzun vadede istihdamla ilgili sorunları ele alan ve çözüm önerilerini ortaya koyan bir çerçevesi olduğunu ifade ederek, part time (yarı zamanlı) çalışma, kıdem tazminatı gibi konuların kısa vadede çözümü olan konular olmadığını belirtti.

Türkiye'de iş verenlerin hem işsizlik sigortası fonuna para ödediklerini, hem de kıdem tazminatı için para ayırmak durumunda kaldıklarına işaret ederek, bunun iş dünyasında çok ağır bir yük olduğunun tartışıldığını kaydetti.

Mart ayı işsizlik verilerinin mart ayında yüzde 13,4'e indiğini anımsatan Ergün, temmuz ve ağustos aylarında işsizliğin yüzde 10'lara inebileceğini ve burada bunun kalıcı olabileceğini ifade etti.

Bakan Ergün, belki 11. ve 12. aylarda işsizliğin 1 puan yükseleceğini dile getirerek, işsizliğin yüzde 10'larda kalıcı olması durumunda bile bunun daha aşağılara çekilmesi gerektiğini vurguladı.

19.06.2010